23 Aralık 2011 Cuma

Fabrizio De André - Andrea (1978)


Andrea, ilk olarak Fabrizio De André'nin dokuzuncu albümü 1978 tarihli Rimini için kaydedilmiş bir şarkı.


Bir yıl sonraki canlı De André albümü In concerto - Arrangiamenti PFM'de de kendine yer bulmuş, hatta o versiyonun daha meşhur olduğu da söylenebilir.


Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan eşcinsel bir aşk hikayesinden bahseden şarkı, La guerra di Piero'yla birlikte, zaman içerisinde yalnızca De André'nin değil, aynı zamanda İtalyan müziğinin de en güçlü antimilitarist/savaş karşıtı şarkılarından birine dönüşmüş. Geniş anlamda ise şarkının "farklı olmak" konsepti üzerine kurulu olduğu söylenebilir.

Şarkının son dizelerinden ("... il secchio gli disse signore il pozzo è profondo ... lui disse mi basta che sia più profondo di me" / "... kova ona dedi ki, bayım kuyu derin ... o dedi ki benden daha derin olsun, bana yeter") anlaşılan o ki Andrea, cephede ölen sevgilisinin ardından kendini kuyuya atıp hayatına son veriyor.

Fabrizio De André 19 Aralık 1992'de Milano'da Teatro Smeraldo'da verdiği bir konserde şarkı hakkında şunları söylemiş:

"Questa canzone la dedichiamo a quelli che Platone chiamava, in modo addirittura poetico, i "figli della luna"; quelle persone che noi continuiamo a chiamare gay oppure, per una strana forma di compiacimento, diversi, se non addirittura culi. Ecco, mi fa piacere cantare questa canzone, che per altro è stata scritta per loro una dozzina anni fa, così a luci accese, anche a dimostrare che oggi, almeno in Europa, si può essere semplicemente se stessi senza più bisogno di vergognarsene."

Türkçeye çevirecek olursam: "Bu şarkıyı Eflatun'un, handiyse şairane bir şekilde, "ayın çocukları" olarak adlandırdıklarına adıyoruz; o insanlar biz onlara gay demeyi sürdürüyoruz, ya da garip bir zevkle "farklı olanlar" diyoruz, eğer götverenler diye adlandırmıyorsak. İşte, onlar için bir düzine yıl kadar önce yazılmış olan bu şarkıyı söylemek hoşuma gidiyor, böylece, açık bir şekilde, bugün en azından Avrupa'da hiç utanç hissetmeden insanların basitçe ne iseler o olabileceklerini göstermek için de."

Şarkının sözleri ve Türkçe çevirisi ise şöyle:

Andrea s'è perso s'è perso e non sa tornare
Andrea s'è perso s'è perso e non sarà tornare
Andrea aveva un amore riccioli neri
Andrea aveva un dolore riccioli neri.

C'era scritto sul foglio ch'era morto sulla bandiera
C'era scritto e la firma era d'oro era firma di re

Ucciso sui monti di trento dalla mitraglia.
Ucciso sui monti di trento dalla mitraglia.

Occhi di bosco, contadino del regno, profilo francese
Occhi di bosco, soldato del regno, profilo francese
E Andrea l'ha perso ha perso l'amore la perla più rara
E Andrea ha in bocca un dolore la perla più scura.

Andrea raccoglieva violette ai bordi del pozzo
Andrea gettava riccioli neri nel cerchio del pozzo
Il secchio gli disse - signore il pozzo è profondo
Più fondo del fondo degli occhi della notte del pianto.

Lui disse - mi basta mi basta che sia più profondo di me.
Lui disse - mi basta mi basta che sia più profondo di me.

***

Andrea kayboldu kayboldu ve geri dönemez
Andrea kayboldu kayboldu ve geri dönmeyecek
Andrea'nın bir aşkı vardı siyah bukleli.
Andrea'nın bir acısı vardı siyah bukleli.

Kağıtta yazılıydı, bayrağın üzerinde ölmüştü
Yazılıydı ve imza altındandı, kralın imzası.

Trento'nun dağlarında bir makineli tüfekle öldürülmüştü
Trento'nun dağlarında bir makineli tüfekle.

Orman gözlü, krallığın çiftçisi, fransız görünümlü
Orman gözlü, krallığın askeri, fransız görünümlü
Ve Andrea onu kaybetti, aşkını kaybetti, en nadir inciyi
Ve Andrea'nın ağzında bir acılık var, en kara inci.

Andrea menekşeleri topluyordu kuyunun kenarında
Andrea siyah bukleleri fırlatıyordu kuyunun içine
Kova ona dedi ki - bayım kuyu derin
Gözyaşı gecesinin gözlerinin derinliğinden de derin.

O dedi ki - bana yeter, yeter ki daha derin olsun benden.
O dedi ki - bana yeter, yeter ki daha derin olsun benden.

Franco Battiato - Fetus


Sicilyalı müzisyen Franco Battiato'nun 1972 tarihli ilkalbümü Fetus - Ritorno al Mondo Nuovo (Fetüs - Yeni Dünyaya Dönüş) gerçekten ilginç bir albüm. İçinde elektronik müzikten avangarda, progressive rock'tan folk'a ve pop melodilerine kadar her çeşit müzik türünün izlerini bulmak mümkün. Buna rağmen çokça bütünlüklü, ve deneyselliği güzelliğine güzellik katıyor.

Albümün kartonetinde Battiato'nun bir notu var: "Bu albüm Aldous Huxley'e ve onun eserlerine adanmıştır" diyor. Sözlerinde de, bazı bazı, Huxley'in eserlerine göndermeler içeriyor. Şarkı isimlerinin neredeyse tamamı genetik bilimiyle bağlantılı terimler. Albüm bir konsepti takip ediyor. İlk şarkılarda sözlerin sonradan bilimkurgusal bir yön izleyeceğini anlayamıyorsunuz, bir insanın dünyaya geliş hikâyesinden söz edildiğini düşünüyorsunuz. Fakat sonradan sürreel öğeler artıyor ve ilginç bir yöne taşıyor albümü, yıldızlararası seyahate kadar.

Şarkılar temel ve ayırt edilebilir armonilerle örülü oldukça melodik bir yön izliyor. Albümü devrimci yapan şey ise düzenlemeler. EMS VCS3 isimli analog synthsizer'ın ilk kullanımlarından biri bu albümde yer alıyor (üstelik Brian Eno'dan -Roxy Music- daha önce!). Çalanlar ise Battiato ile birlikte Milanolu deneysel müzisyen Roberto Cacciapaglia. Onlara Riccardo Pirolli'nin akustik gitarı eşlik ediyor.



Albüm biri İtalyanca diğeri İngilizce olmak üzere iki versiyon halinde kaydedilmiş. Ancak İngilizce versiyon 1999 yılına kadar günışığına çıkmamış. Albümün kapağında yer alan "fetüs" ise Gianni Sassi'ye ait bir dizayn. O döneme göre o kadar şoke edici ki pek çok müzik dükkânı, plağı raflarında sergilemeyi reddediyor.

Şarkılara ve şarkı sözlerinin Türkçelerine geçmeden önce birkaç not daha eklemek istiyorum: Fenomenologia isimli şarkı x1 = A*sen (ωt), x2 = A*sen (ωt + γ) formülüyle kapanıyor. Bu kısım albümün temasının matematiksel ifadesi olarak kabul edilebilir. Aslında bu iki matematiksel ifade, aynı grafik üzerinde gösterildiği takdirde, aynı boyuta sahip fakat bir gamma birimiyle fazlandırılmış iki sinüs eğrisini temsil ediyor; ki bu DNA sarmalının iki boyutlu gösterimi anlamına geliyor (işte albümün ana teması). Meccanica isimli şarkının sonunda ise Apollo 11 ekibinden Neil Armstrong ve Edwin Aldrin'in, ve dönemin ABD başkanı Richard Nixon'ın konuşmaları duyuluyor.

1. Fetus (Fetüs)
Non ero ancora nato
Che già sentivo il cuore
Che la mia vita
Nasceva senza amore
Mi trascinavo adagio
Dentro il corpo umano
Giù per le vene
Verso il mio destino
***
Henüz doğmamıştım
Ki yine de hissediyordum kalbimde
Hayatımın
Aşk olmadan doğuyor olduğunu
Sürükleniyordum yavaşça
İnsan bedeni içine
Damarlardan aşağıya
Kaderime doğru

2. Una cellula (Bir hücre)
Cambieranno le mie cellule
E il mio corpo nuova vita avrà
Le molecole che ho guaste
Colpa dell'ereditarietà
Sarò una cellula
Fra motori
Come una cellula
Vivrò
Viaggeremo più veloci della luce
Intorno al sole
Come macchine del tempo
Contro il tempo che non vuole
Sarò una cellula
Fra motori
Come una cellula
Vivrò
***
Değişecek hücrelerim
Ve bedenim kavuşacak yeni hayata
Sahip olduğum zarar görmüş moleküller
Kalıtımın hatası
Bir hücre olacağım
Dişliler arasında
Bir hücre gibi
Yaşayacağım
Yol alacağız ışıktan daha hızlı
Güneşin etrafında
Zaman makineleri gibi
İstemeyen zamana karşı
Bir hücre olacağım
Dişliler arasında
Bir hücre gibi
Yaşayacağım

3. Cariocinesi (Çekirdek bölünmesi)
Un nucleo si divide
E due sono le vite
E quattro e otto ancora
In giusta progressione
Processo di magia
Processo forse cieco
O forse illuminato
Da memoria senza passato
Un nucleo si divide
L'errore lo interrompe
E dentro il meccanismo
Un velo che si chiama caso.
***
Bir çekirdek bölünüyor
Ve orada iki yaşam
Ve dört ve sekiz şimdiden
Doğru bir ilerleyiş
Sihirli bir süreç
Belki kör bir süreç
Ya da belki aydınlık
Geçmişi olmayan bir anıdan
Bir çekirdek bölünür
Bir hata onu kesintiye uğratır
Ve mekanizmanın içinde
Kader adı verilen bir bahane

4. Energia (Enerji)
Ho avuto molte donne in vita mia
E in ogni camera ho lasciato qualche mia energia.
Quanti figli dell'amore sprecato io,
Racchiusi in quattro mura, ormai saranno
Spazzatura.
Se un figlio si accorgesse che per caso
È nato fra migliaia di occasioni
Capirebbe tutti i sogni che la vita dà
Con gioia ne vivrebbe tutte quante le illusioni.
Quante lacrime ho strappato senza mai piangerci su,
Quante angosce ho provocato per godere un po' di più,
Quante frasi false ho detto quante strane verità
Per fare sul mio metro questa personalità.
***
Hayatımda çok kadın oldu
Ve her odada bıraktım bir kısmını enerjimin.
Ne kadar da çok aşk çocuğunu harcadım ben,
Dört duvar arasında, onlar herhalde artık
Çöptür.
Eğer bir çocuk fark ederse şans eseri
Binlerce olasılıktan yalnızca biri olarak doğduğunu
Hayatın sunduğu tüm düşleri anlayabilir
Bütün o illüzyonları neşeyle yaşayabilir.
Ne kadar çok gözyaşı döktüm, hiç ağlamadan
Ne kadar çok acıya sebep oldum, biraz daha eğlenebilmek için
Ne kadar çok yanlış söz söyledim, ne kadar tuhaf gerçek
Ölçmek için bu kendi kişiliğimi.

5. Fenomenologia (Fenomenoloji)
È incerto il processo mentale,
La voce è marmo e cemento
E vivo malgrado me stesso...
Difficile attuare il controllo,
Attorno i miei occhi c'è nebbia,
I contorni si fanno imprecisi...
Ho già scordato la mia dimensione
E forze sconosciute mi strappano da me...
L'esotomia, l'ibm-azione,
De-cloro-de-fenilchetone,
Essedi-etilizzazione
Han dato vita
Alla programmazione.
x1 = A*sen (ωt), x2 = A*sen (ωt + γ)
***
Zihinsel süreç belirsiz
Ses, mermer ve çimentodan
Ve yaşıyorum, kendime rağmen...
Kontrolü sağlamak zor,
Gözlerimin etrafı puslu,
Sınırlar müphem...
Boyutlarımı unuttum bile
Ve bilinmeyen güçler beni kendimden ayırıyor...
Ezotomi, ibm-hareketi,
Fenilketon klorür,
Etilizasyon, [bu kısımlardaki sözlerin bazıları hiçbir dilde yok, Battiato uyduruyordu, ben de uydurarak çevirdim]
Bu programlamaya hayat veriyorlar.
x1 = A*sen (ωt), x2 = A*sen (ωt + γ)

6. Meccanica (Mekanik)
Meccanici i miei occhi
Di plastica il mio cuore
Meccanico il cervello
Sintetico il sapore
Mechaniche le dita
Di polvere lunare
In un laboratorio
Il gene dell'amore.
***
Mekanik gözlerim
Plastikten kalbim
Mekanik beynim
Sentetik tat
Mekanik parmaklarım
Ay tozundan yapılma
Bir laboratuvarda
Aşk geni.

7. Anafase (Anafaz)
Varcherò i congini della terra
Verso immensità...
Sopra le astronavi
Verso le stazioni interstellari
Viaggerò...
***
Aşacağım sınırlarını yeryüzünün
Sonsuzluğa doğru...
Uzay gemilerinin üstünde
Yıldızlararası istasyonlara doğru
Seyahat edeceğim...

8. Mutazione (Mutasyon)
Millenni di sonno mi hanno cullato
Ed ora ritorno. Qualcosa è cambiato
Non scorgo segnale che annunci la vita
Eppure l'avverto ci son vibrazioni.
Che cosa vedranno tra poco i miei occhi
Magari saranno dei corpi di pietra
Li sento arrivare, li sento arrivare...
***
Binlerce yıllık uyku salladı beşiğimi
Ve şimdi dönüyorum. Bir şeyler değişti
Hayat belirtisi yok
Yine de fark ediyorum ki, titreşimler var
Gözlerim ne görecek az sonra
Belki taştan mamûl vücutlar
Geldiklerini hissediyorum, geldiklerini hissediyorum...

27 Mayıs 2011 Cuma

I Ribelli - Chi mi aiuterà

İlk olarak The Supremes tarafından kaydedilen harika bir Motown şarkısı olan You Keep Me Hangin' On'u 1967 yılında I Ribelli İtalyanca sözlerle cover'lamıştı. Bu yorum, dinamizmini The Supremes, sertliğini ise Vanilla Fudge yorumundan alıyor. Orijinali Holland/Dozier/Holland çalışması olan şarkının İtalyanca sözlerini Giuseppe Cassia ve Ricky Gianco yazmış.

Chi mi aiuterà

È mattina ma non ci sei
C'è gran silenzio intorno a me
Io sono da solo
Non so chi mi aiuterà

Oggi il tempo non passa più
C'è il sole ma fa freddo, sai
Mi sento morire
Non so chi mi aiuterà

È stato quasi un gioco per me
Adesso io lo so
Che è forse troppo tardi però
Io corro come un pazzo, cerco solo te

Io non so più cosa fare...
Ti amo da impazzire!

È già sera ma non ci sei
(Torna da me)
C'è la tristezza negli occhi miei
Ho perso l'amore
Non so chi mi aiuterà

C'è gran silenzio intorno a me
C'è la tristezza negli occhi miei

È un altro giorno ma non ci sei
È un altro giorno ma non ci sei
È un altro giorno ma non ci sei
il tempo passa ma non ci sei.

***

Bana kim yardım edecek?

Sabah oldu ama yoksun sen
Etrafımda devasa bir sessizlik
Yapayalnızım
Bilmiyorum bana kim yardım edecek

Bugün zaman akmıyor hiç
Hava güneşli ama soğuk, biliyorsun
Ölecekmiş gibi hissediyorum
Bana kim yardım edecek bilmiyorum

Neredeyse bir oyundu benim için
Şimdi biliyorum
Belki de çok geç olduğunu, yine de
Deli gibi koşuyor, yalnızca seni arıyorum

Başka ne yapabilirim bilmiyorum...
Seni deli gibi seviyorum!

Akşam oldu bile, ama sen yoksun
(Bana dön)
Gözlerimin içinde hüzün
Aşkı kaybettim
Bana kim yardım edecek, bilmiyorum

Etrafımda devasa bir sessizlik
Gözlerimin içinde hüzün

Başka bir gün, ama sen yoksun
Başka bir gün, ama sen yoksun
Başka bir gün, ama sen yoksun
Zaman geçiyor, ama sen yoksun.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Gianni Morandi - C'era un ragazzo che come me amava i Beatles e i Rolling Stones

Gianni Morandi'nin 1967 tarihli 45'liği "C'era un ragazzo che come me amava i Beatles e i Rolling Stones"/"Se perdo anche te"nin a yüzü. 1960larda İtalya'da yapılmış Vietnam Savaşı karşıtı şarkıların en ünlülerinden, belki de en ünlüsü. Dünyayı dolaşan, fakat ülkesi ABD'ye geri çağrılan ve Vietnam'a gönderilen bir gencin hikâyesi. Vietnam Savaşı'nda ölüyor, artık ne Beatles, ne Rolling Stones, ne kızlar; hiçbiri yok.



C'era un ragazzo che come me amava i Beatles e i Rolling Stones

C'era un ragazzo
che come me
amava i Beatles e i Rolling Stones
Girava il mondo
veniva da gli stati uniti d'america

Non era bello
ma accanto a sè
aveva mille donne se
cantava Help e Ticket to Ride,
o Lady Jane, o Yesterday
Cantava viva la liberta
ma ricevette una lettera
la sua chitarra mi regalò
fu richiamato in America.

Stop! coi Rolling Stones!
Stop! coi Beatles stop!
M'han detto "va nel Viet-nam
e spara ai Viet-cong"
tatatatatatatatata...

C'era un ragazzo
che come me 
amava i Beatles e i Rolling stones 
girava il mondo ma poi finì 
a far la guerra nel Viet-nam 

Capelli lunghi
non porta giù 
non suona la chitarra ma 
uno strumento 
che sempre da
la stessa nota "ta.ra.ta.ta"
Non ha più amici, 
non ha più fans, 
vede la gente cadere giù, 
nel suo paese non tornerà, 
adesso è morto nel Viet-nam.

Stop! coi Rolling Stones!
Stop! coi Beatles, stop! 
Nel petto un cuore più non ha
ma due medaglie o tre
tatatatatatatatatatata...

***

Genç bir adam vardı, benim gibi, Beatles ve Rolling Stones'u seven

Genç bir adam vardı,
benim gibi,
Beatles ve Rolling Stones'u seven.
Dünyayı turluyordu,
Amerika Birleşik Devletleri'nden geliyordu.

Yakışıklı değildi,
ama etrafında
binlerce kadın olurdu eğer
Help'i ve Ticket to Ride'ı
ya da Lady Jane'i, veya Yesterday'i söylüyorsa.
Şakıyordu "yaşasın özgürlük" diye,
ama bir mektup aldı,
gitarını bana hediye etti,
Amerika'ya geri çağrılmıştı.

Bitti! Rolling Stones!
Bitti! Beatles, bitti!
Bana dediler ki "Viet-nam'a gidiyor
ve Viet-cong'u vuracak"
tatatatatatatatata...

Genç bir adam vardı,
benim gibi,
Beatles ve Rolling Stones'u seven,
dünyayı turluyordu, ama sona erdi,
Vietnam'da savaşması için.

Uzun saçları yok artık,
gitar çalmıyor ama
bir enstrümanı var,
hep aynı notayı veren:
"ta.ra.ta.ta"
Arkadaşları yok artık,
hayranları yok,
yıkılan insanları görüyor,
ülkesine dönmeyecek,
öldü şimdi Vietnam'da.

Bitti! Rolling Stones!
Bitti! Beatles bitti!
Artık göğsünün içinde bir kalbi yok,
ama iki ya da üç madalyası var.
Tatatatatatatatata...

Lucio Battisti - Vento nel vento

Blogun ilk şarkısı, en sevdiğim İtalyan şarkıcı Lucio Battisti'den. 1972 tarihli Il mio canto libero albümünden "Vento nel vento".


Vento nel vento

Io e te io e te
perché io e te
qualcuno ha scelto forse per noi
mi son svegliato solo
poi ho incontrato te
l'esistenza un volo diventò per me

E la stagione nuova
dietro il vetro che appanava fiorì
tra le tue braccia calde
anche l'ultima paura morì

Io e te vento nel vento
io e te nodo nell'anima
stesso desiderio di morire e poi rivivere
io e te...

***

Rüzgâr içinde rüzgâr

Sen ve ben, sen ve ben
neden sen ve ben
birisi seçti belki bizim için
yalnız başıma uyandım
sonra seninle karşılaştım
var oluş bir uçuşa dönüştü benim için

Ve yeni mevsim
çiçeklendi buğulanan camın arkasında
sıcak kolların arasında senin
en son korku bile öldü

Sen ve ben, rüzgâr içinde rüzgâr
sen ve ben, aynı ruhta kenetli
aynı ölüm isteği ve sonra yeniden dönüş hayata
sen ve ben...

İtalyanca şarkıların Türkçe çevirileri

Bir süredir İtalyanca şarkıların Türkçe çevirilerini yapıyordum kendimce. "Madem çeviriyorum, çevirgen bir insanım, neden bunları bir bloga koymayayım ki?" anlayışıyla oluşturulan/oluşturulacak olan bir blog bu. Haydi bakalım.